Hava Durumu

Sözcükler ekleyelim;

Yazının Giriş Tarihi: 09.10.2021 10:34
Yazının Güncellenme Tarihi: 09.10.2021 10:34

Evladını Canından Aziz Bilen Değerli Anne ve Babalar,

Evimizi şenlendirdiği ilk günü unutanımız var mı? Eskilerin deyimiyle "altın top" onlar. Çocuklarımız... Yere düştüklerinde, dizleri kanadığında sızısını ciğerimizde duyduklarımız. Kundaktan çıkmadan başbakan koltuğunda, doktor koltuğunda, en lüks evlerde, arabalarda hayal ettiğimiz yavrularımız... Zaman hızla akıverdi. Ne ara yürüdüler, büyüdüler... Kreşti, anaokuluydu derken ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite yaşları geliverdi. Küçükken yükselen ateşin korkusu vardı içimizde. Şimdi ya kazanamazsa! Ya nitelikli bir okula gidemezse! Ya tıp okuyamazsa!

Tüm bu telaşımızda elbette haklıyız. Çünkü biz onların geleceğini düşünüyoruz. Bu nedenle uykularımız kaçıyor, kimin çocuğu için hangi tedbirleri aldığını araştırıyoruz. Farkında olmadan çocuklardan önce aileleri yarıştırıyoruz. Sürekli mukayese içindeyiz. Ayşe Hanım, Ali Bey, karşı komşu, çocuğumuzun sınıfındaki diğerleri neler yapıyor takip ediyor ve bir adım önlerine geçmeye çalışıyoruz. Çünkü biz anneyiz, babayız.

Bu arada iyi öğretmen, iyi okul arıyoruz. Hangi ek kaynak daha iyi diye kullanıcı yorumlarına kulak kabartıyoruz. Artık kitaptan çok ek kaynak satan alışkanlıktan "kitapçı" adını bırakmamış işletmelere girip çıkıyoruz. Tek bir yere bakmıyoruz: Evimize, çevremize...

Çocuğumuzun dinlediğini ya da okuduğunu şıp diye anlamasını bekliyoruz. Bu nedenle elini sıcak sudan soğuk suya sokmadan yemeğini önüne getirip koyuyoruz. Kendisi tencereden tabağına almıyor bile. Bizimle mutfağa girseydi neler öğrenirdi hiç dikkatinizi çekti mi? Tavada cızırdayan patates ve balığın sesini duyardı. Ben ona bunlar yansıma ses yani etrafımızda var olan seslerden yaptığımız kelime dediğimde "Haydi canım sende!" diye şaşkın ve anlamaz bir ifade ile bakmazdı. Yoğurdu mayalamak için birlikte uğraştığımızda sütün başka bir şeye dönüşümünde ısının etkili olduğunu görürdü. Havuç ve patatesin, soğan ve sarımsağın kökü yenen akraba topluluğu olduğunu konuşma fırsatı doğardı. Soğan doğranırken yanımızda gözleri yaşardığında havanın ne kadar etkili bir taşıyıcı olduğunu fark ederdi. Kaynayan alt demlik üstündeki küçük komşuyu hoplattığında suyun buhara dönüşme gücünü fark etmesini sağlardık. Bir çimdik tuz, bir fiske karabiber, bir tutam nane dediğimizde "çimdik, fiske, tutam" sözcüklerinin ölçü ile ilgili olduğunu zihin haritasına işlerdik. Kaynayana kadar karıştırdığı tarhananın başından ayrıldığında topaklandığını görürdü. "Topaklanma"nın ne olduğunu anlardı. Bir çorbanın küçümsenmeyecek kadar büyük bir emekle piştiğini fark ederdi. Bunca zaman karıştırmaya devam ettikçe sonunda işe yarar bir ürün ortaya koymanın zaman gerektirdiğini öğrenirdi. Sabretmek kelimesi vücut bulurdu zihninde. Kevgirle kepçeyi ayırt edebilirdi.

"Cep delik, cepken delik

Yen delik, mintan delik

Kevgir misin be kardeşlik?"

dizelerini okuduğunda son mısrayı anlatmak için develer çağırılıp hendekten atlatılmaz, bunun yerine otlamaya devam ederlerdi.

Kahveyi yaptığımızda "telveyi" öğrenir, aklına yazardı.

"Telve telve döküldü, anlattı dertlerini." Cümlesine anlam yüklemek için yine garibim develere hendekten atlasınlar diye tellal göndermezdik. Tencereye her eklenenin, tat konusundaki muazzam etkisine tanık olur her şeyin yeterince ve gerektiği kadar olmasını öğrenirdi. "Ne eksik ne fazla" deyişi mühürlenirdi zihninde. Limon sıkarken gözü yanardı ve asitli olduğunu fark ederdi. Bir mutfakta onlarca kelime pişer aklın midesi de doyardı.

Yağmur sonrasında pencereyi açıp havayı birlikte kokladığımızda toprağın kokusu zihnine yazılırdı. Bahçeye, parka çıktığımızda "sürgün, filiz" sözcüklerini duyar, görür hissederdi. Arabamızın kaportasını açtığımızda birlikte içine bakarken öğrenebileceği sözcükler kabloların arasından çıkıp çocuğumuzun zihnine koşardı. Evdeki tamir işlerinde çırağımız olduğunda kerpeteni, tornavidayı, "sıkmak, vida, gevşemek" kelimelerini, İngiliz anahtarını öğrenirdi.

Badana yapmış , cümlesindeki badana kelimesini yadırgayıp yanlış yazılmış bana da olmalıydı demezdi.

Canımızdan aziz yavrularımız için şehirdeki tüm kırtasiyeleri, kitapçıları alt üst edip ek kaynak arıyoruz. Artık evimizdeki, çevremizdeki bedava kaynaklara da baksak. Sözcüklerle büyür çocuklar testlerle değil. Yeni düşünceler sözcüğü zengin zihinlerde yeşerir. Sorunların çözümleri sözcükleri zengin zihinlerde bulunur. Gülen, güldüren, kahkaha attıran espriler sözcüklerin zengin olduğu yerlerde yeşerir. İnsan dediğin dili kadardır. Ya büyük adam olur yol açar ya da hep birilerinin izinden gider. İnsan dediğin sözü kadar. Kendi yolunu açmayı da, engelleri fark etmeyi de bunlarla baş etmeyi de düşünebildiği kadar becerir. İnsan dili kadar düşünür. Sözcükler ekelim pek çoğu bedava...

 

Ülkü Demiray Eğitimci Yazar

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.