Hava Durumu

“BAKTIĞIM YER”DİR VATANIM

Yazının Giriş Tarihi: 04.06.2022 13:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.06.2022 01:05

    Sözlüklerin her dilde güçlü kelimelerinden “vatan”. Türkçemizde aynı anlamda kullandığımız “yurt” var bir de. 


    Satın alınmayan, uğruna candan geçilen, tapusunu almak için hayatlar verilen yer.


    Geçmişimizin, bugünümüzün ve yarınımızın iç içe inşa edildiği mekân.


    Yeryüzü tüm canların vatanı. Karıncasından serçesine, ardıcından sümbülüne, dağından taşına uçan, sürünen, yürüyen, durup büyüyen her canlı ve cansızın kadim yurdu yeryüzü.


    5 Haziran Dünya Çevre Günü ile ilgili etkinlikler peş peşe yapıldı, yapılıyor. Niğde’de küçük bir okulun toplasanız yirmi yirmi beş metrekarelik alanda  “baktığım yer vatanım” azminden söz etmeden hafta bitmemeli.


    “Bakmak” da güçlü bir anlama sahip. Bir şeyin gelişmesi veya iyi bir durumda kalması için emek vermek demek. 


    Genelden özele çevre-vatan-şehir-semt-ev diye giden mekân adlandırmalarımızda sahiplik alanımıza yaklaşıldıkça özen ve dikkatimizin arttığı bir gerçek. Okulun öğrencileri de kendi alanlarında dünyayı güzelleştirme, vatana sahip çıkma gayretindeydiler.


    Molozların üstünü örten bereketsiz kalıntılarla kirlenen toprağı iyileştirmek için üç haftadır uğraşıyorlar. Beton kalıntılarıyla boğulan yerde mucizenin peşindeler.


    Dillerinde bir türkü “Dost dost diye nicesine sarıldım/ Benim sadık yârim kara topraktır.”


Ellerinde kazma, kürek, çapa yok ama keser var. Keser döndü sap döndü, boz moloz üzerinde hesap döndü.


Top kadifeler sarı sarı güldü, aslanağzı çiçeklerinin hayretten ağzı açık kaldı. Hüsnüyusufların kokusu çoğaldı, toprağa hürmet edenler çağladıkça.


Çamlar daha bir yeşillendi. Sınıftan koşa koşa indi pamuklara sarılı deney fasulyeleri. Toprakla kucaklaştı.


Cam kavanozda domates yaprağının kokusunu bilmeyenlerin üstü toprak elleri çamur oldu.


Solucan görünce bağıranlar sakince bir kenara bıraktı.


Dört gül geldi, dört bir yanı temsilen. Elinden kazma işi gelmeyenin gönlünden güller, tohumlar geldi.


İki serçe kendi aralarında sözleşti. Biri doğuya biri batıya, toprağı vatan edenlerin torunlarının öpülesi ellerini anlatmaya gitti.


Mustafa Öğretmen, Hilmi Öğretmen, Muhammet Öğretmen, Beyhan Öğretmen ter, toz, çamur içindeyken daha bir güzeldi.


    Vatanın bir karışını vermeyeceğimize ant içerken bir karışı iyileştirmeyi unutanlar yoktu bahçede.


    Herkesin yapabileceği şeyi, hiç kimse yapmadığı için şikâyetlenenler yoktu. Herkes bir şeyler yapmanın peşindeydi.


    Bastığı yeri yurt edenlerin çocukları bugün “baktığı yerin vatan” olduğunun bilincinde. Bakmazsanız yurt küser, sahipsiz bırakırsanız ayrık otları çoğalır. Her adımı özenle atmalı, her nefes alanı özenle gözetmeliyiz. Baktığımız yer bağımız, bakmadığımız yer yabanın gezdiği dağımız olur.


Çevreyi korumak için çevremin farkına varmam şart, bilinci kitaplarda beylik sözler olarak kalır. Fark ettirmek için yaşamalarına, denemelerine uygun fırsatlar oluşturmalı. Çevresini fark eden yaratıcının ihtişamını fark eder. Çevresiyle barışan kendisiyle de barışır. İyileşerek, güzelleşerek ve birlikte yaşamanın sağlıklı olduğunu anlar. 


“Karanfiller ve Domates Suyu” hikâye olmaktan çıktı bu okulda. Artık bir gerçek. Kahramanı çocuklar ve öğrenciler olan bir gerçek. Onların hikâyesini yazmasak da haberini yazmak da bizim görevimiz.


Var olsun vatanına bakan yürekler, eller, gözler.       


Tebrikler Süleyman Fethi Okulunun öğretmen ve öğrencileri.

Ülkü DEMİRAY    ulku_demiray03@hotmail.com   04.06.2022

YAZARIN DİĞER YAZILARI
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.