Hava Durumu

SAĞDUYU ZAMANI

Yazının Giriş Tarihi: 03.07.2024 10:56
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.07.2024 10:56

Türkiye; Suriye’deki iç savaşın başlamasından bu yana, dünyada en çok mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumunda.
Mülteci hukuki statüsüne ilişkin 1951 Cenevre sözleşmesi, hem ülkemizi hem diğer anlaşma yapan ülkeleri kapsamaktadır. Sözleşme; savaş ve çatışmalardan kaçan mültecilerin, korunma ve barınmaları konusunda gerekenlerin yapılmasını sağlamak amacıyla imzalanmıştır. Anlaşma gereği mültecilerin, diğer ülkelerce eşit oranda paylaşılması gerekmekte. Türkiye, mülteci konusunda elinden gelenin fazlasını yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir.
Ülkemize gelen sığınmacı sayısı diğer ülkelere oranla hayli fazla olduğu görülmektedir. Tabi bu durum doğal olarak bazı sorunları da beraberinde getirmektedir.
Ülkemiz insanlarının bir kısmı gelen mültecilerin endişe verici boyutta olduğunu belirtirken, bir kısmı ise kültürel zenginlik olarak bakılmaktadır.
Sığınmacıların ekonomik ve kültürel duruşları, dil sorunları ve eğitimleri, karşılaşılan başlıca sorunlar arasında sayılmaktadır.
Son zamanlarda farklı ülkelerden gelen mültecilerin giderek arttığını sıkça duyuyoruz. Ülkemizdeki doğum oranlarında azalma gözlenirken, gelen mültecilerin hızlı bir şekilde çoğalması, toplumda endişe verici olarak görülmektedir. Suriye ve diğer ülkelerden gelen mültecilerin genç oluşu, ülkenin demografik yapısını olumsuz yönde etkileyeceği düşünülmektedir.
Suriyeliler genellikle geniş aile yapısına sahipler. Bu durum gelen ailelerin barınma ve ihtiyaçlarını gidermede ciddi sıkıntıların yaşanmasına neden olmaktadır. Elbette her insanın doğduğu ve vatandaşı olduğu ülkede yaşamaya hakkı vardır. Mültecilerin ülkelerindeki tehdit edici sürecin geçmesi akabinde, geri gönderilmeleri görüşülmektedir. Ülkelerine dönüşleri en sağlıklı ve hızlı bir şekilde yapılması gerekmektedir.
Ancak son zamanlarda yerleşik düzene geçiş yapan mültecilerle, halk arasında bir takım sorunların ortaya çıktığı görülmektedir. Bu durum her iki ülke arasında sıkıntıların yaşanmasına sebebiyet vermektedir. Sorunların çözümünde her iki tarafın da sağduyulu yaklaşımı gerekir. Olayların merkezinde her zaman masumlar kalmaktadır. Özellikle çocukların yaşamış olduğu olumsuzluklar, ileriki zamanlarda tamiri mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir. İki sınır komşusu ülkenin olaylar karşısında daha hassas ve soğukkanlı davranması gerekmektedir. Durumun hassasiyeti göze alınarak atılacak adımlar, titizlikle atılmalıdır. Bu tarz olayların bir daha yaşanmaması ülkelerin geleceği için elzemdir.
Böyle zamanlarda her zaman barıştan yana tavır alınmalıdır. Provakatif davranışlardan kaçınılmalıdır.
Biz; ekonomik ve siyasi sorunların üstesinden el birliğiyle her durumda gelmiş bir ülkeyiz.
Bayrağımızla, milletimizle gurur duyuyoruz.
“Biz büyük Türk milletiyiz!” Saygılarımla…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.