Adalet; hiç kimseye haksızlık etmemek, eşit davranmak ve ayrım gözetmeksizin hüküm vermektir. Adalet, kişilerin çıkarları doğrultusunda eşit davranma zorunluluğudur.
İnsanın vicdan muhasebesi yapmasını iyi ve kötüyü ayırt etmesini öngörür.
Diğer yandan kişi kayırma, zorbalık diyebileceğimiz duruma döner. Fiziksel ya da maddi açıdan üstün olanın bir diğerinin, gözünü korkutması, kişinin özgürlüğünü kısıtlaması, ezik hissettirmesi gibi durumlar zorbalık olarak nitelendirilir.
İnsan üzerinde kurulan baskı ve şiddet ileriki zamanlarda o kişinin ruhsal bozukluklar yaşamasına yol açabilir.
Son zamanlarda akran zorbalığı sıkça duymaya başladığımız bir kavram.
Bu durum çoğunlukla okul çağındaki çocuklarda olduğu dikkatten kaçmıyor.
Aile içi şiddete maruz kalan, bireyler sıklıkla bu yola başvurabiliyor. Şiddet ve baskı çocuklarda psikolojik sorunların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Zamanla kendini ifade etme şekli zorbalığa dönüşebiliyor. Genç bireyler durumun üstesinden gelemedikleri durumda, akranına ya da yaşça daha küçük olan çocukların üzerine baskı kurmaya çalışıyor. Bunun sonucunda her iki tarafta da ruhsal sorunlar ortaya çıkmaktadır. Ruhen sağlıksız bireyler, iç çatışmaları ile büyüyerek, her yaşta şiddet yanlısı olabiliyor.
Bu gibi durumlarda olaylara bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor. Aniden öfkelenme, dinlemeden hareket etme, karşımızdakinin kendini ifade etmesine izin vermeme durumunda olaylar farklı yöne evriliryor. Ancak sakin bir şekilde iletişim kurarak olayları çözmek, sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.
Kişilik bozuklukları her bireyde farklı türde karşımıza çıkmaktadır. Kimi zaman aile içinde, kimi zaman da sosyal ortamda bu tür davranışlarla karşılaşabiliyoruz. İnsanların arasını bozmaya çalışmak, dedikodu yapmak, giyim tarzını eleştirmek, din ve ırk ayrımı yapmakta bir tür zorbalıktır. Örneğin işyerlerinde işverenin ya da çalışanın diğerine uyguladığı mobbing de bu kapsamda değerlendirilir.
Trafikte bile kimsenin kimseye tahammülü kalmadı.
Hatta ülkeleri yönetenlerin geçmişte yaşadıkları travmalar, yüzbinlerce insanın hayatını etkileyebiliyor.
Savaşları baz alacak olursak; orantısız güç kullanan tarafların sağlıklı bireyler oldukları söylenemez. Savaşlarda masum insanları hedef alan, onların hayatlarını yitirmeleri hiçbir şey ifade etmiyorsa, bu kişiler hastalıklı ruh haline sahip oldukları aşikardır.
İsrail’i ele alalım; Netanyahu’nun, masum insanlara uyguladığı orantısız güç, Filistin halkını, aynı zamanda masum çocukları olumsuz yönde etkilemiştir. Soykırım vari saldırılar sonucu insanların yaralanmasına, ailesiz kalmalarına ve ölümlerine sebep olmaktadır. Hastahanelerin, okulların ve kutsal alanların bombalanması insanlık dışı ve savaş suçudur!
Bu yaşanan vahim durum zorbalığın ne denli küresel boyutta olduğununun göstergesidir. Bir insanın adalet anlayışı kalmamışsa, adil bir düzenden söz edilemez!
Şiddetin savunulacak hiçbir yanı yoktur. Heleki masum canlar yitiriliyorsa, orada çok yanlış şeyler var demektir.
“Zorbalık” maalesef sadece kişilerin kendi yaşamlarını etkilemekle kalmıyor, sosyal yaşantımızı da derinden yaralamaktadır.
İnsanların hatalarıyla yüzleşmeleri, empati kurmaları ya da yardım almaları bir çözüm olabilir.
Sosyal hayatımızda karşılaştığımız problemleri öfkeyle değil, sorunlarla yüzleşerek ve daha sakin kalarak üstesinden gelebilmeyi öğrenmeliyiz.
Saygılarımla…
Sevilay Arıkan