Hava Durumu

Seçim sonrası değerlendirme

Yazının Giriş Tarihi: 18.05.2023 16:55
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.05.2023 17:03

Eski Devlet Bakanı Akın Gönen, 14 Mayıs’ta yapılan Cumhurbaşkanı ve 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi’nin ardından değerlendirme yaptı. Değerlendirmesinde birçok noktaya değinen Gönen, sürecin şeffaf olmasını önemle vurguladı.

'Umudum Var' isimli kitabıyla, Türkiye siyasetine ışık tutan ve birçok sorunun çözüm yollarını aktaran Eski Devlet Bakanı Akın Gönen, Cumhurbaşkanı Seçimi’nin ikinci tura kalmasının ardından umudum daha da arttı diyerek şunları söyledi;

‘’Umudum ziyadesiyle arttı. Geldiğimiz ortam bana göre çok güzel bir ders veriyor bizlere. Sistem işledi. Adaylar siyaset sahnesinde daha ziyade kültürel parçalanmaya dayanarak, küresel dünya siyasetinin, küresel ayrışmayı tetikleyen politikasına uygun olarak etnik ve dini ayrışmayı öne çıkaran bir propaganda dönemine şiddetle geçildi. Seçimler bana göre bayram günü veya düğün günü gibidir. O gün ülkeyi yönetecek kadrolar görev alırlar ama bizim yaptığımız bu seçim maalesef o sonucu vermedi. Bu sonucu vermemesi benim umudumu kırmadı daha da arttırdı. Türk halkı batı tipi demokrasi deneyiminde erginleşmiş, söylenenleri çok güzel değerlendirerek neyin ne olduğunu değerlendiriyor. Kararını ona göre veriyor. Seçim propaganda döneminde, ağırlıklı olarak bütün partiler küresel dünya siyasetinin tetiklediği gibi dinsel ve ırksal tetiklemeyi yaparak, bölünmeyi öne çıkararak, kültürel bir tartışma üzerinde politika ürettiler. Ama gördüğümüz  gibi yüzde elliyi aşan olmadı. Demek ki halk sadece kültürel problemleri yeterli bulmadı. Ne dinsel çatışmaları ne etnik çatışmaları kale almadı. Onlardan bıktığını gösterdi ve bize sosyal alanda ne yapacaksınız, siyasal alanda ne yapacaksınız, ekonomik alanda ne yapacaksınız bunu daha detaylı anlatın dedi. Tatmin olmadığı ortada. Şimdi siyasi partiler veya adaylarımız bu etnik ve dinsel çatışma ortamını bir kenara bırakarak, toplumun batı tipi demokrasilerde olduğu gibi, refahını arttıracak, refah devletini yaratacak, Batı tipi demokrasi tipini oturtacak, toplumda işsizliği, açlığı, gelir dağılımı adaletsizliğini önleyecek, engelleyecek, geleceğimize ışık tutacak bir çalışma modelini anlatın diyor.  Bana göre bu toplumun büyük demokrasi erginliğine ulaştığını gösteriyor. Benim umudum bir kat daha arttı. Oturacaklar Türkiye’yi yönetme sevdasında olanlar hiç parti, aday ayrımı gözetmeden söylüyorum, oturup ayrışmaları değil birleştiriciliği konuşacaklar. Önümüzde güzel model var.  Bir iç model bir dış model. Atatürk bir yıkıntıdan sonra yepyeni bir model yaratmış. 15 sene içerisinde, bizim tarihimizin altın dönemini yaşatmış. Dünya’nın ekonomik bunalımına rağmen, 1929 Altın Çağ’dır. Ve öbür tarafta bakıyorsunuz, 1950’li yıllar Güney Kore bağımsızlığını ilan etmek için, Türkiye asker gönderiyor. NATO’ya destek oluyor. Şehitler veriyoruz. Bugün bağımsızlığını kazansın diye yardım gönderdiğimiz Ülke 60-70 yıl içerisinde, teknoloji üreten bize teknoloji satan bir ülke haline gelmiş. Şimdi iç modelimiz, Atatürk modeli önümüzde, bu toplum büyük yokluklara rağmen yapmış. E Güney Kore’ye bakıyorsun siz yardım etmişsiniz 60- 70 sene içerisinde size teknoloji satar hale gelmiş. Biz durmuş muyuz?  Bizde büyümüşüz ama Güney Kore’nin yakaladığı dijital üretim yapan, teknoloji satan bir modeli oturtamamışız. Şimdi birinci işimiz ülkede gerekli alt yapıyı sağlayarak, bunun başında eğitim gelir, eğitim reformunuzu yapacaksınız.  Dijital eğitim, dijital üretim ve Dünya devleri arasında teknoloji üretimi yapan ve satan bir ülke. Öte yandan da demokratik Batı tipi bir demokrasi işleteceksiniz. Özgür bir ülke. Seçim bitti, kimse neşeli değil, herkes üzgün… Niye üzgün? Bir umutsuzluk. Umutsuzluğun sebebi Türkiye büyüyor. Türkiye’nin geliştiği iddia ediliyor ki Atatürk Cumhuriyeti  muassır medeniyet seviyesini yakaladı ama Dünya’nın teknolojik ürün üreten ve satan bir ülkesi haline gelememişiz. İkincisi Türkiye’de özgürlükler bugün sıkıntıda. Niye sıkıntıda? Hala fikir özgürlüğü ve söylediği fikir sebebiyle cezaevlerinde yatanların olduğu bir ülkede demokrasi tartışılır. Seçim gecesi yaşadık. Ben en basitinden söyleyeyim. Yüksek Seçim Kurulu, seçimin tam güven ortamında yapılmasının güvencesi ve sorumlusudur. Gece 12’ye kadar gelişmeleri takip edemedik. Anadolu Ajansı’nın verdiği rakamlar başka, diğer ajansın verdiği rakamlar başka. Yüksek Seçim Kurulu’nun verdiği rakamlar ve ıslak imzalı tutanaklar başka. Böyle olmaz. İşleyen demokrasilerde bunlar tartışmasız tıkır tıkır işler. Yüksek Seçim Kurulu, bunu şeffaf ve berrak olacak şekilde nasıl olacaksa halka yayınlayacağı modeli de bulmalı. Türkiye demokrasi deyimini yarım asırdan fazladır uygulamış ve aşmış bir model. Seçimlerin güvenliğinin verildiği bir kurum var. Bu kurum bunun hassasiyetini bilerek bunu sağlamalı. Bir diğer konu ise seçimde birçok iddialar var. Bu konularda da kamuoyunu tatmin edici açık bir şekilde açıklama yapılmalı. Kafalarda şüphelerin olduğu ve çeşitli beyanların yapıldığı toplumda demokrasi yara alır. Yara alan bir demokraside de başarılı olmak mümkün değil. Başta ifade ettiğim gibi seçimler bir bayram, bir düğün günüdür. Bizde maalesef düğün günü gibi değil, sanki bir şey olmuş gibi. Seçmen diyor ki, beni tatmin edecek sosyal politikalarınızı, ekonomik politikalarınızı ve dış politikanızı daha çok anlatın diyor. Eğer bunu yaparlarsa, önümüzdeki seçimde sonuçların daha net ve daha doğru ve tartışmasız şekilde halkın öğreneceği şekilde bir ortamla hazırlanır. Yüksek Seçim Kurulu, sandığa atılan her oyu şeffaf bir şekilde sonucunun görüldüğü bir modeli yaparsa daha iyi olur. Benim umudum çok arttı. Milletimiz büyük bir erginlikle adaylara verdiğiniz sınav yeterli değil biraz daha çalışın gelin dedi. Halkımızın bu serin kanlılıkla ve bilge tavrıyla iyiyi bulacağını inanıyorum.’’

YAZARIN DİĞER YAZILARI
    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.