Hava Durumu

Gönen, Tomanbay’ın sorularını yanıtladı ‘’Umutluyum’’

İstinye Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölüm Başkanı Prof. Dr. İlhan Tomanbay, eski Devlet Bakanı Akın Gönen ile devlet koruması altındaki çocukların geleceklerini kurtaran yasa ile ilgili bir söyleşi gerçekleştirdi.

Haber Giriş Tarihi: 18.09.2023 13:36
Haber Güncellenme Tarihi: 18.09.2023 13:40
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.medyahabersitesi.com
Gönen, Tomanbay’ın sorularını yanıtladı ‘’Umutluyum’’

18. Dönem İzmir Milletvekili Akın Gönen 1988 tarihinde TBMM’ye sunduğu kanun teklifiyle yetiştirme yurtlarında kalan gençlerin 18 yaşından sonra kamuda iş sahibi olmalarını sağlamış ve bu durumu kanun güvencesi altına aldırdı.

İlgili yasa ise şöyle: “24.5.1983 Tarih ve 2828 Sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun” Kanun numarası: 3413. Kabul Tarihi: 25.02.1988, TC. Resmi Gazete, Tarih: 2 Mart 1988, Sayı: 19742.

Bu kanunla 2828 Sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununa bir ek madde getirilmiş, bu ek maddeyle yetiştirme yurtlarından ayrılma yaşına gelmiş olan gençler kamuda işe girme hakkı kazanmışlardır. Böylece çocukluğundan beri devlet koruması altındaki gençler için Devletin bu koruma görevi daha sonra kalıcı bir Devlet görevi verilerek taçlandırılmıştı.

Yasanın diliyle söyleyelim.

“MADDE 1. — 2828 saydı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 1. — Kamu Kurum ve Kuruluşları, reşit olana kadar Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından bakılan ve korunan çocuklar için, her yılbaşındaki, hangi statüde olursa olsun, serbest kadro mevcutlarının binde biri nispetindeki kısmını ayırarak bu çocuklar arasında yapılacak giriş sınavlarında başarılı olanlar arasından atama yaparlar.

“Bu maddeden yararlanmak isteyenler, 18 yaşını tamamladıkları tarihten itibaren, Kamu Kurum ve Kuruluşlarına; Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü vasıtasıyla başvurmak zorundadırlar.”

Böylelikle Cumhuriyet tarihinde bir ilk olarak Devlet Koruması altındaki çocuklar 18 yaşına geldiklerinde gene Devletin güvencesi altında bir işte çalışarak yaşama atılma hakkını kazandılar.

Bu yasanın mimarı 18. Dönem milletvekili Akın Gönen Turgut Özal Dönemi ANAP genel sekreterliği görevini de yapmıştır. Daha sonra 49. T.C. Süleyman Demirel Başbakanlığı Hükumetinde Hükümet Sözcüsü ve Devlet Bakanı olarak görevlendirilmiştir

Sayın Gönen kendisiyle konuyla ilgili olarak yaptığımız söyleşide, bugün bu sistemin çocukların yararına tam olarak işletilmediği düşüncesindedir. Bu düşüncesini kendisiyle daha önce yapılan söyleşinin yayınlandığı Umutluyum isimli kitabında ve bu sözlerine eklemeler yaparak şöyle açıklamaktadır[1].

1988 yılında Çocuk Esirgeme Kurumu yurtlarında büyüyen çocukların işe yerleştirilmesi kanununu hazırladım. Bu kanunun Meclisten geçmesi benim için çok önemli karardır, ama maalesef Türkiye'de bu çocuklar halen birçok problemlerle karşı karşıyadır. İşe giriyor çocuklar, ama birçok sıkıntıları devam ediyor mevzuatımıza göre. İşe girme 18 yaşında başlıyor. Bu çocukların 18 yaşında işe girmesini ben sağladım, ama 18 yaşından önce kurumdan ayrılan çocuklar da var. Düşünün, aile çocuk belirli bir yaşa geldi diye çocuğu alabiliyor kurumdan, çünkü aile onu çalıştırmak ve gelir sağlamak istiyor. Kurum da bazen disiplin sebepleriyle çocukları kurumdan uzaklaştırıyor. Böyle olunca çocuklar 18 yaşından küçükken barındıkları yurtlardan çeşitli sebeplerle ayrıldıklarında kanundan yararlanamıyor, işe giremiyorlar. Bu sorun muhakkak çözülmeli. Kanun çıkalı 30 yılı aştı ama sorun tam olarak çözülemedi. Bu durum çocuklar için işkencedir. Bu çocukların bir kısmı da kurumdan kanunun çıkmasından önce ayrıldıkları için kanundan ve haktan yararlanamamışlardır. Bu imkândan habersiz yurttan ayrıldıktan sonra da yararlanma ortamı ortaya çıkmamıştır. Kurum bu çocukları takip ediyor etmesine de bu çocukları ölene kadar takip etmek lazım. Bugün Facebook'ta gördüm. Bir çocuk 25 yıldır uğraşıyorum, mahkemeyi ancak şimdi kazandım diye sızlanıyor. Çocukların büyük kısmı büyük stres içerisindeler. Bu çocukların sorunlarının çözülmesi için çok emek verdim, ama hala sorun tam anlamıyla çözülmedi, Bu çocukların bir kısmı hala garajlarda yatıyor, bir kısmı kötü yollarda, maalesef aç kalıyor bazıları. Kanun çıkardık, başta rahmetli Özal olmak üzere, Allah razı olsun o zaman destek verenlerden, ama şu an için kanun tam olarak uygulanmıyor ya da eksik uygulanıyor. Bu çocukların acı durumunu her zaman ifade etmek istiyorum.

Sayın Gönen, nedir bu kanunun amacı?

3413 sayılı Kanunun amacı Devlet korumasıyla yetiştirilen bu çocukların, gençlerin kurum bakımı sonrası boşluğa düşmelerini önlemek, kurumda başlatılan sosyalleştirilmelerini iş yaşamıyla daha ileriye taşımak, bu çocukları, gençleri topluma kazandırmak, topluma yararlı bireyler olarak iş yaşamına katmak, kendilerini aynı zamanda, bu aşamada sosyal güvence altına almak ve üretim sürecine katmaktır. Öyle çok ki bu kanunun amacı. Ve hepsi de Devlet vakarına yakışır, çocuklarımızı koruyup gözeten amaçlardır.

Bu kanunun uygulamasında sıkıntılar olduğunu düşünüyorsunuz. Nedir bunlar?

Yargı kararları genellikle çocukların lehinedir. Bunlar emsal gösterilerek alınacak bir kararla bu problemi daha fazla uzatmadan ve çocuklar perişan olmadan çözülmesinde idarece çok geç kalınmıştır. Bu konuda çocukların daha fazla perişan olmaması için ilgili idarenin yargı mercileri tarafından korunmaya muhtaç çocuklar lehine verdiği uygulama kararlarını emsal karar göstererek karar alıp sorunu hukuki ve idari bir kararla çözmesi elzemdir.

Bu yol kullanılmak istenmiyorsa o zaman da yasama yoluyla biran önce problem kökten çözülebilir.

Yurt çocuklarıyla ilgili zorlanılan konularda veya ihtiyaç duyulan hallerde Dünya Çocuk Hakları Sözleşmesindeki (DÇHS) çocuğun yararı gözetilir ilkesi gözönüne alındığında idarenin bu yöndeki problem çözme gücünün daha da arttığı görülecektir. Yeter ki problem çözme niyet ve kabiliyeti gösterilsin. DÇHS Parlamentomuzca kabul edilmiş olduğundan Anayasamız gereği kanun hükmündedir. DÇHS çok net olarak her şartta çocuğun yararının gözetileceği hükmünü taşımaktadır. Bu hüküm gereği korunmaya muhtaç çocuklarla ilgili tüm organlar ve güçler öncelikle yorumlarında, hüküm ve kararlarında çocuğun yararını gözetme mecburiyetindedir. Bu ayrıca insani ve vicdani bir değerdir de.

Kısacası yaklaşık 35 yıla yaklaşan kanun uygulamasına rağmen 18 yaşından önce yurttan ayrılan çocukların yargı mercilerine taşınması problemi ortadan kaldırılamamıştır.

Yurt çocuğunun emeklilik yaşına gelmiş durumdayken bile bu hakkı kullanamaması yaşadığımız acı bir gerçektir. Devletimiz güçlüdür ancak devletin gücü ehil idarecilerin DÇHS’nin felsefesine uygun yaklaşımlarıyla kendisini gösterebilir.

Başka eklemek istediğiniz bir şey var mıdır?

Tabii ki. Bu arada iki önemli nokta da üzerinde durulmaya değer durumdadır. Bunlardan biri, günümüzde özelleştirmelerle kamudaki kadroların oldukça daraltıldığı gerçeğidir. Yasada yeralan binde bir oranı kadrolar özelleştirmelerle oldukça daraltıldığı için bu çocukların işe alınmasında kadro yetersizliği de yaşanmaktadır. Günümüzde bu binde bir oranının yükseltilmesi gerekmektedir.

İkinci önemli nokta da çocukların işe alınmasında kurumdan ayrılmalarından sonra başvurmaları istenerek işe yerleştirilmeleri tehlikeli biçimde geciktirilmektedir. Oysa hangi çocuğun ne zaman yurttan ayrılacağı yıllar öncesinden bilinmektedir. Yaşı gelen çocuk kurum içi sınava alınır ve kazananlar yurttan ayrılırken görev yerleri kendilerine tebliğ edilebilir. Kurumdan ayrılmaları sürpriz bir durum değil ki, ayrılma sonrasına kadar bekleniliyor. İşe yerleştirmeler çocuk yurttan ayrılma durumuna geldiği zaman işe girecek şekilde zamanlanabilir. Böylece çocuğun geçici de olsa ortada kalması önlenmiş olur. Sınavı kazandığı gün göreve başlayacak şekilde düzenleme yapılmalıdır.

Sayın Gönen’in bugüne kadar kamu uygulamaları dışında ele alınmamış bir konuda verdiği bu yararlı görüşlerinden sonra gene kendisinin Umutluyum kitabında yer alan konuyla ilgili sözleriyle görüşmemizi sonlandıralım.

Osmanlı Devleti özellikle son dönemlerinde mecburen, savaş devletiydi, yetişmiş çocuklarını birçok yerde şehit verdi. Kazım Karabekir'in korunmaya muhtaç çocuklarla ilgili çalışması var. Mustafa Kemal'in çalışması da var. Abdülhamit'in Darülaceze çalışması ve uygulaması var. Geleneğimizde demek ki bu var. Cumhuriyet Döneminde Çocuk Esirgeme Kurumu kurulmuş. Devlet Anayasaya göre sosyal devlet olmak zorunda. Ben de Valilikte çektiğim sıkıntı sebebiyle çocukların sıkıntısını biliyorum. Siyasetçi olunca bu çocukların işe girmesi için kanun teklifini veren benim. Önemli bir adım oldu ama, hala sorunlar devam ediyor. Atatürk'ün sözünü hiç unutmam. “Kanunu yapan değil uygulayan kuvvetlidir.” Bu söz İçişleri Bakanlığı Bakanlık odasının girişinde yazılıdır. Oraya ne zaman girip çıksam hep bu sözü okurdum. Kanunu çıkardık ama, uygulamada sorunlar devam ediyor. Yurtlardan 18 yaşını doldurmadan çıkan, ayrılan birçok çocuk var. Ana baba yok veya anne baba problemli çocuklar. Bu yüzden disiplinsizlik nedeniyle kurumdan uzaklaştırılan çocuklar var. Bazıları da 18 yaşına girmeden anne babaları tarafından kurumdan alınıyorlar. Çalıştırılmak için tabii. Dolayısıyla 18 yaşından önce kurumdan ayrılıklarından kamuda işe alınmıyorlar. Bir de bazı çocuklar bu kanunu bilmiyor. Haklarından habersiz. Kanun işlemiyor böyle olunca. Şimdi tabii Sosyal Hizmetler Kurumu 2828 Sayılı Kanun’a uygun olarak arşiv tutsa bu çocukların ara dönemde sıkıntıya girmesi önlenir. Ama bu arşiv tutulmadığından çocuklar kurumdan ayrıldıktan sonra ne yaptıkları, nerede oldukları bilinmiyor. Bu çocukların mağduriyeti giderilmeli. 35 yıl oldu kanun çıkalı ama hala uygulamada sorunlar çözülmedi. Mesela bu çocuklar mahkemeye gidiyorlar, ama idare kalkıp bu mahkeme kararlarına itiraz ediyor. Halbuki bu çocukların hakları, istihdam edilmeleri kanun gereği. Çocukları koruma görevi olan kurum kalkıp çocuğun açtığı mahkemeye karşı savunma veriyor, çocuğun bu hakkını kullanmasına itiraz ediyor. Bu garabettir. Anayasa’ya göre çocuğu korumakla yükümlü kurum çocuk işe alınmasın diye uğraşıyor. Trajikomik bir olay bu. İdarenin bu uygulaması iyi gitmiyor, iyi gitse 35 yılda bu yara çözülürdü. Otogarlarda yatanlar var, intihar edenler var, bu yaranın kapanması lazım. Devletimiz güçlü ama yeter ki işi ehline versinler. Bu gücü fiiliyata dökecek ehil yaklaşıma ihtiyaç var. Aksi halde bu güç bugünkü gibi kullanılamaz, 18 yaşından önce yurttan ayrılan çocuk yıllarca yargı mercileri arasında koşuşturur durur, ıstırapla. Ben yıllardır bu meseleyle uğraşıyorum. Benim davam dediğim bir mesele bu.

Değerli Devlet adamı, siyaset adamı Akın Gönen’e bu verimli açıklamalarından ve korunmaya muhtaç çocuklara verdiği önemden ve bize Devlet koruması altındaki çocuklarla ilgili verdiği demeçten ötürü teşekkür ederek görüşmemizi sonlandırıyoruz.

AKIN GÖNEN KİMDİR?

Mart 2023’te “Bir Siyaset ve Devlet Adamının Türkiye'nin Sorunlarına Çözüm Önerileri” üstbaşlığıyla bir kitap yayınlandı. Kitabın ana adını bizzat sahibinin ağzından, tırnak içine alınmış, “Umutluyum” sözü oluşturuyor. Sözünü ettiğimiz kişi Sayın Akın Gönen. Bir uzun döneme damgasını vurmuş bir üst bürokrat, siyasetçi ve bakan.

Umutluyum isimli kitapta Sayın Akın Gönen’le söyleşiyi yapan Prof. Dr. İbrahim Kaya. Dolu dolu bir söyleşi kitabı, dolu dolu anılar demeti. Kitap Sayın Gönen’in sadece yaşamından kesitleri vermiyor; yaşam, düşünce ve politika deneyimlerini dile getirdiği, yıllar içinde birikmiş ve süzülmüş bir bilgeliğin adeta topografyası. Ülkemizin gelecek vizyonunu da sergileyen bir kitap.

Akın Gönen, 2023, Umutluyum, - Bir Siyaset ve Devlet Adamının Türkiye’nin Sorunlarına Çözüm Önerileri-, Röportajı yapan: İbrahim Kaya (Prof. Dr.), İzmir: Yakın Kitabevi

Önce Akın Gönen kimdir, oradan başlayalım. 1942 Niğde, Bor doğumlu. Öğretmen bir ailenin çocuğu. İlkokulu Bor’da, liseyi Niğde'de okuyor. Üniversite öğrenimini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde tamamlıyor. “İstanbul Hukuk’tan aldığım hukuk nosyonu hayatım boyunca bana yol göstermiştir.” diyor.

Devlet Lisan Okulu Fransızca Bölümünü bitiriyor. Kaymakamlık sınavlarına girerek kazanıyor. Bu süreçte Türkiye'nin hemen hemen her tarafında maiyet memurluğu, bucak müdürlüğü, kaymakam vekilliği ve kaymakamlık yapıyor. Bu süreç içinde Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Kamu Yönetimi yükseklisansını tamamlıyor. Aldığı yükseklisansın yöneticilik başarısında kendisine büyük katkı verdiğini söylüyor. 38 gibi genç bir yaşta vali oluyor. Urfa’da valilik ve belediye başkanlığı, Merkez Valiliği yağıyor. Bu dönemde Devlet Planlama Teşkilatında (DPT) 5. Beş yıllık kalkınma planıyla ilgili çalışmalara katılıyor. Çankırı Valiliği derken, yaşam kendisini siyasete davet ediyor.

Sayın Gönen idarecilik yaşamında da siyaset yaşamında da insanların, çocukların sosyal dünyalarına, sosyal ilişkilerine çok önem veriyor. Söyleşileri arasında, önce teknolojik gelişmeden başlayıp, “Bugün telefon ve tablet çocukları hayattan koparıyor. Küçücük ekranın kölesi olan, aynı odada yaşayıp birbiriyle teması olmayan aile üyeleri var ve bu büyük bir mesele. İnsanlar sosyal hayattan kopuyorlar adeta” diyor, bir yerde de bu sorunsalı “Toplum sorunlarını çözmekten aciz bir siyaset yapma modelimiz var.” diye genele taşıyor. Ancak bunun yanısıra Türkiye’nin çağı kaçırmaması için yaygın dijital eğitim ve üretimi gerçekleştirmesinin hayati önemini de vurguluyor.

Sayın Gönen Çankırı Valisi iken dönemin iktidar partisi ANAP, yani Anavatan Partisi Genel Başkanı Turgut Özal tarafından Çankırı Valiliği'ndeki başarılı çalışmaları dikkat çektiğinden siyasete ve milletvekili olmaya davet edilir. TBMM’de 17, 18, 19 ve 20. Dönem milletvekili olarak görev yapar.

1986 yılında 11 ilde yapılan ara seçimde Niğde Milletvekili olarak siyasete girer.!989 yerel seçimden sonra parti genel sekreterliği süreci ve ANAPtan ayrılır. Daha sonra Genel Başkan Süleyman Demirel'in çağrısıyla Doğru Yol Partisine geçer. 49. Süleyman Demirel-Erdal İnönü Koalisyon Hükumetinde Hükumet Sözcüsü ve Devlet Bakanı olur. (1991-1993). Kendisi bu süreci şöyle ayırıyor. Özal Döneminde siyasi parti genel sekreterliğiyle siyasi görev, Demirel döneminde sorumluluk taşıyarak Devlet yönetme görevi.

Anılarını anlattığı ve her satırı öğretici ve ilginç olan kitabında geçen Sayın Gönen'in özlü sözlerinden sadece üçünü anımsayalım. “Eğitim politikamızla üretim politikamızı denkleştiremiyoruz.” “Ülkenin temel sorunlarının ortaya çıkmasında plansız hızlı göç ve onun arkasında da dengesiz kalkınma, kır kent dengesizliği yatmaktadır.” “Ülke sorunlarının büyük kısmı 1945’li yıllarda gerçekleşen çok partili sisteme geçişten sonra gerçek rayına oturtulamayan seçim sistemi ve siyasal partiler sisteminden kaynaklanmaktadır. Yani yaşanan sıkıntılar Türkiye’de sistemsel arızadan kaynaklanmaktadır.” Daha sonra bize verdiği söyleşisinde bu görüşlerini şöyle örneklendirmektedir. Bu sorunlara bağlı olarak ülkemiz yetiştirdiği beyinleri kaybediyor. Yüksek öğretim görmüş gençlerimizin yurtdışına kaçması üzüntü vericidir.

Ancak bizler için Sayın Gönen’in en unutulmaz icraatı Devlet koruması altındaki çocuklarla ilgili bir yasanın çıkartılmasına tek başına önderlik etmiş olmasıdır. Mücadele etmiş ve yasa çıkarılmıştır. O yasayla Türkiye'nin sosyal siyaset tarihine adını yazdırmıştır. Ve halen çocuklarla ilgili problemlerle ilgilenmeyi heyecanla sürdürmektedir.

Akın Gönen evli ve üç çocuk babasıdır.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.